Uyuşturucu maddeler, bireylerin fiziksel ve ruhsal sağlığını tehdit eden en ciddi sorunların başında geliyor. Son yıllarda artan bağımlılık oranları ve uyuşturucuya bağlı sağlık sorunları, bu maddelere karşı toplumsal farkındalığın artmasını zorunlu kılıyor. Bu konuda önemli açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Oytun Erbaş, uyuşturucunun insan vücuduna yaptığı zararlar hakkında çarpıcı bilgiler sundu. Uyuşturucudan uzak durmanın hayati önemine dikkat çeken Prof. Dr. Erbaş, toplum sağlığının korunması için herkesin üzerine düşeni yapması gerektiğini vurguladı.
Uyuşturucu maddeler, insanın merkezi sinir sistemini etkileyerek kimyasal dengenin baştan aşağı değişmesine neden olan kimyasallardır. Bu maddeler genelde kısa bir süreliğine keyif ve huzur hissi verirken, uzun vadede bağımlılık ve ciddi sağlık sorunlarına yol açar. Prof. Dr. Oytun Erbaş, uyuşturucunun vücut üzerindeki etkilerini üç temel başlık altında topluyor: Fiziksel etkiler, psikolojik etkiler ve toplumsal etkiler.
Fiziksel açıdan bakıldığında, uyuşturucu maddeler kalp atışlarını hızlandırarak, tansiyonu düşürüp yükseltebiliyor ve sindirim sisteminde bozulmalara yol açabiliyor. Uyuşturucu kullanan bireyler, genellikle kas güçsüzlüğü, titreme, koordinasyon kaybı gibi semptomlarla karşılaşıyorlar. Zamanla bu maddelerin etkisi altında kalan kişiler, organ yetmezliği ve ölüm riskiyle karşı karşıya kalabiliyor.
Psikolojik etkileri ise sosyal yaşantıyı derinden etkiliyor. Uyuşturucu kullanan kişilerde depresyon, anksiyete, paranoya gibi psikolojik rahatsızlıklar sıkça görülüyor. Bu durum, bireylerin ilişkilerini ve sosyal çevreleri ile olan bağlarını zayıflatıyor. Bunun yanı sıra, uyuşturucu bağımlılığı insana yanlış kararlar almaya itebilir, bu da kişinin yaşamına ciddi zararlar verebilir. Prof. Dr. Erbaş, bir kişinin psikolojik durumunun uyuşturucu bağımlılığı nedeniyle dönüşmesinin, tedavi edilmediği takdirde geri dönüşü olmayan sorunlara yol açabileceğini belirtiyor.
Uyandırdığı bağımlılık nedeniyle bireysel yaşamdaki olumsuz etkilerinin yanı sıra, uyuşturucunun toplumsal boyutlarda da derin yaraları var. Uyuşturucuya bağımlı bireyler, aileleri ve arkadaşları üzerinde olumsuz etkiler bırakıyor, aile bağlarını kopma noktasına getiriyor. Ayrıca, uyuşturucu kullanımının arttığı toplumlarda suç oranı da ciddi şekilde yükseliyor. Prof. Dr. Oytun Erbaş, bu sorunun çözümünde en önemli adımın toplumsal farkındalık oluşturmak olması gerektiğini ifade ediyor. Okullarda, ailelerde ve topluluklarda uyuşturucunun zararlarını anlatan eğitim programlarının artırılması gerektiğine vurgu yapan Erbaş, bu konuda medyanın da rolü olduğunun altını çiziyor.
Prof. Dr. Erbaş, yalnızca bireysel değil, toplumsal olarak da bu soruna karşı çıkmanın önemini pek çok kez dile getirdi. Uyuşturucudan zarar gören bireylere karşı toplumun duyarlı olması, onlara yardım eli uzatması gerektiğini belirtiyor. Sağlık uzmanları ve ebeveynlerin yapacağı bilinçlendirme çalışmaları, gençlerin uyuşturucudan uzak durmalarında büyük rol oynayabilir.
Sivil toplum kuruluşlarının da uyuşturucu ile mücadelede önemli bir aktör olduğunu söyleyen Prof. Dr. Oytun Erbaş, bu kuruluşların yürüttüğü projelere destek verilmesi gerektiğini savunuyor. Uyuşturucu bağımlılığı ile mücadelede rehabilitasyon merkezlerinin ve destek gruplarının önemi büyük. Bağımlılar için uygun ortamlar yaratmak, onları topluma yeniden kazandırmak, tedavi süreçlerini hızlandırmak adına hayati bir adım olarak öne çıkıyor.
Sonuç olarak, Prof. Dr. Oytun Erbaş, uyuşturucu maddelerin bireysel ve toplumsal zaralarını gözler önüne sererken, her bireyin ve toplumun bu konuda üzerine düşeni yapması gerektiğini vurguluyor. Uyuşturucu ile mücadelede, uzmanların önerilerini dikkate almak ve toplumsal bir bilinç oluşturmak, uyuşturucu bağımlılığının önlenmesinde kritik bir rol oynayacaktır. Herkesin sağlıklı bir yaşam sürmesi için bu konuda daha fazla duyarlılık göstermesi gerektiği unutulmamalıdır.